BUNLAR EL YAPIMI FOTOĞRAFLAR...
Amasra öyle bir iki fotoğrafla özetlenecek gibi değil.
Bu fotoğrafların farkı dijital olmamaları...
Üzerlerinde ciddi emek var:
Önce gökyüzüne bakılıyor, ışık ayarı için. Güneşli mi kapalı mı.
Işık ayarından sonra netlik ayarı.
Çekilecek alan belirlendikten sonra netlik ayarı, uzaklığa oranla.
İki kez basılacak deklanşöre: İlki yarım, ikincisi tam...
36 poz bitsin diye beklenecek.
Öyle anında görmek yok : Merak edeceksin. Sabır lazım..
Beğenmediğini silmek de yok haliyle.
O kadar emek vermişsin, kötü de olsa, kıyamazsın. Saklayacaksın artık el mahkum :)
Nadir olur ama bu kez Amasra şerefine 36 pozun 36 sını hiç hatasız, firesiz.
Seçmek zor oldu ama birkaçı burda...
Dijitallerle aradaki 36 farkı bulalım hadi...
Ahşap evlerden
İlk karelerden.
(Bunları çekerken bu akşam nerde kalacağımız belli değildi.
Ayarlanıyordu, biz dayanamayıp kısa bir tura çıktık. Günün en güzel saatleri, kaçmazdı, kaçmadı.
Kalacak yer: halledildi. :)
Küçük Liman Caddesi.
En iyi balıkçı lokantaları ve Almira Cafe bu cadde üzerinde...
Yol notları temize çekiliyor, sahilde verilen molada
Şanslı ayaklar yine
Büyük Liman Caddesi arkada.
Bu da bir Amasra klasiği.
Karadeniz insanının pratik zekası:
Çizme saksıda çiçekler...
10 Comments:
ışık kalitesi ile süper olan 3 nolu fotodan ve kompozisyonu ile harika olan 7 nolu fotodan dolayı şahsınızı kutluyor, sanat hayatınızda başarılar diliyorum...
ha bir de 5 numaralıdan dolayı...
ha bir de 5 numaralıdan dolayı...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
"Dijital mi, klasik mi?" sorusuna benim cevabım klasik olacaktır. Dijital makinelere hala alışamadım; pratik ve masrafı daha az olmasına rağmen.... Dijitallerle fotoğraf çekmiş gibi hissetmiyor insan, bir eksiklik hissediyorsunuz... Ayrıca, karanlık oda büyüsünü yaşamış biri olarak klasik fotoğraftan kolay kolay vazgeçebileceğimi sanmıyorum...
Neredeyse herşeyimiz olmuş 0011001010101011100010101 ler...
Bir süre sonra bu cümleye "neredeyse" fazla gelecek.
Nedense "klasik" hep daha lezzetli gelmiştir bana da. Muhtemelende herhangi bir yerinde "insan" olmasından.
Haa...lezzet dedimde aklıma geldi...Bakıyorum da son dönem genelde balık! çevresinde dolanıyorsun.
Oysa pek de sevmezsin balık...
Ama naçizane tavsiyem, eline fırsat geçince kaçırma. Afiyet olsun.
:)
3-5-7 Daha çok yakalacak kare var bekleyen. Mesela : 3 numara Venice'ten, 7 numara Roma'dan :)
Oraların ışığı bizim buralardan farklıdır ama olsun. Bakmak lazım değil mi?
Baha-- O klik sesini duymak lazım, dijital ne kadar pratik olursa olsun, o emekler, o beklemeler, o albümlere dizmelerin tadı yok ki...
Her ne kadar usta fotoğrafçı babam Amasra fotoğraflarıma 10 üzerinden 7.5 verse de geçtim sınıfı. Siz ne dersiniz bir profesyonel olarak: geçtim mi??
Adamın biri---Balık memleketinde yendiği zaman tadına doyum olmuyor. Evde istediğin kadar buğula,fırınla,kızart. Olmuyor. Deniz kokusu gelecek burnuna. İster ekmek arası olsun, ister şık bir restoranda salatayla şarapla sunulsun. Deniz kokusu varsa yenmeden olmaz o balıklar.
:)
İşte budur.
:)
Ben kendimi profesyonel olarak görmedim hiçbir zaman. Hep amatör ruhla fotoğraf çektim, hâlâ da amatörüm... Aslında kendi hayatımın bir fotoromanı karelerde ben olmasam da...
Sizin fotoğraflarınızı eleştirmek benim haddimi aşar. Gene de bir iki kelam edeyim:
Kadınsı yan ağır basıyor, bazen melankoli baskın... Ayrıntıları yakalamakta ustasınız.
Bu sayfadaki resimler gelince:
1 nolu resim daha iyi olabilirdi. Ağacı tam görmeliydiniz. Buradaki zıtlık yakalanmış olurdu. Yeni yeşeren ağaç ve eskimiş ahşap duvar...
2 ve 3 nolu resim için diyecek fazla bir şey yok. Mükemmele yakın...
En son resim haber fotoğrafı olur sanırım. Asker botu olsaydı mesajı da güzel olurdu...
Çok teşekkür ederim, söylenecek fazla söz yok. Tespitler doğrudur.
:)
Yorum Gönder
<< Home