Cumartesi, Aralık 31, 2005


MUTLU YILLAR

Çarşamba, Aralık 28, 2005

sınavlar






blogu çok boşladık bu aralar farkındayım..
ama geçerli sebepler var..
şöyle ki:
okulumuz sınav haftasında...
218 kağıt okudum 2 akşamda. Bir kağıtta da 40 a yakın soru olduğunu düşünürsek bayağı bir külfetli iş olduğu anlaşılır sanırım..

Çocukları sınav olurken izlemek çok keyifli.. Sakın sadist olduğum düşünülmesin, sorular gayet yapılabilir düzeyde.. Ama yüzleri çok hoş oluyor, kimisi cevabı mırıldanmaya çalışıyor belki aklına gelir diye, gelirse aydınlanıyor yüzleri; kaşlar çatılılıyor bazen... Dayanamayıp fotoğraflıyorum... ama bu işlem için sınavın ortalarını beklemek gerekiyor. Tam konsantre olmaları ve elimdeki kamerayı farketmememeleri için yeterli süre yaklaşık 15 dakika... İnsan kendine bakıldığını hissedermiş nasıl oluyorsa ama onlar öyle bir dalıyorlar ki farketmiyorlar beni...


Bir öğretmenin başka bir keyfi de kağıtları okurken 100 ler 90 lar alan kağıtları elden geçirmekmiş.. Bir de çok zayıf bir öğrenci 45i geçince değmesinlermiş keyfine...

Yazılı kağıtları okundu, notlandı, imzalandı ve para toparları gibi katlanıp istiflendi. Ganimet sağlam yani :)

portfolioları kontrol edilip sözlüler de verilecek ve notların teslimi Cumaya..

anlamadan bitmiş 1. dönem .. bir de 2005...

Yazılı değerlendirme yapıyoruz tamam kolay ama 2005 in bir değerlendirmesini yapsak kaç alırız acaba hayattan? Geçer olur mu notumuz?

Kırdığımız her kalp için notumuz kırılmalı... Ertelenen her özür, itiraf ya da söz verilip gerçekleşemeyen ziyaretler görüşmeler için de...

Sebepsiz karşılıksız mutlu edilen her insan için tam puan eklenmeli kanaat notuna .. ( hele bu bir çocuksa çifte bonus yazılmalı haneye )

Karar veremedim ben? Geçtim mi kaldın mı yoksa??

Cumartesi, Aralık 24, 2005

YENİ YIL PLANLARIM

Geçen sene de yapmıştık o zamanlardaki ev arkadaşım Merve'yle..
Birer sayfa 10'ar maddelik 2005 planlarımızı dizmiştik, bazısının gerçekleşmesi zor olduğunu bilsek de yazmadan edememiştik.
İtalya'ya gitmek, Venedik'i sular altında kalmadan görmek, İtalyanca kursuna başlamak gibi..
olması zordu, olmadı bazı maddeler;
bazıları oldu ama olması istendiği gibi olamadı..
O yüzden 2005 maddelerinden bazıları biraz değiştirilerek eklenecek 2006 listemize..

evet 2006 listem:


1. Emanet kitaplar okunup yerlerine teslim edilecek..
2. İtalya için para biriktirilecek, yaz tatilinde önce Yunanistan sonra adası'ndan feribotla İtalya'ya geçiş (sonrası spontane olsun :) )
3. Cevap bekleyen mektuplar yazılıp postalanacak, e-mailden olabildiği kadar uzak durulacak
4. Yılın ilk ayında tatilde Ankara ziyareti.. Özledik dimi Dostum ve Canım... Önce keşf-i İstanbul sonra trenle ( mutlaka Haydarpaşadan çıkılmalı yola.. ) Ankara, Kızılay, Kale, Tunalı, Kuğulu Odtü kampüs, yurtlar bölgesi, şelale, Hasan Amcanın çay evi, Taşfırın... Bitmez bu lisre.. Gidilecek işte ...
5. Odaya yeni bir kitaplık ve Cd rafı. ve Tebdil-i Dizayn yapılacak... Masa pencere kenarında olması tercih...
6. Üniversitede kitapları kaynak dosyalar düzenlenecek, gerekli olanlar ciltlenecek.. ( Atmaya kıyamıyorumm)
7. Geleneksel Cep telefonu rehber temizliği yapılacak, aranmayan numaralar toptan silinecek ( vee eminim bir kısmına tamamen silmeye kıyılamayıp bir defterciğe not edilecek yine.. heo böyle oluyor... )

Daha 5-6 gün var.. bir kaç madde daha eklenir belki

ama şimdilik bu..
zaten bunları hayata geçirsem yetecek


sizin var mı listeniz??
duymak isterdim, belki sizin listeden çalıp eklerdim 8. madde olarak


ilk dilek benden olsun:

"hep ertelenenlerin gerçekleştiği bir yıl olsun 2006 hepimiz için..."

Cuma, Aralık 23, 2005

site öneri :)

www.turkceklip.net
güzel bir site...
türkçe klipler var, indirilmesi çok pratik..
üyelik de gerekmiyor
:)

Perşembe, Aralık 22, 2005

proje..








Çaresizlik, çıkmazlar insana neler yaptırırmış...
Dile yatkınlığı olan, İngilizce dersinde çok başarılı öğrencilerimin sayısı fazla okulumuzda..
Ama 100 tam puandan 10'u toplayamayanlar da var... Sayıları da benim özel olarak
ilgilenebileceğimden fazla, bana zor gelmesinden değil, fiziksel zamansal olarak mümkün değil yakın takip..
Uzun uzun düşününce can havliyle CO-STUDY PROJECT geldi aklıma. Şöyle ki:
Sınavdan 80 üzeri alan çocuklar 45 altı alan arkadaşlarından birini seçip ona işlenen konuları anlatıyor düzenli olarak.. Verilen ödevlerini takip ediyor.. Yazılıya hazırlıyor vs... Yani onun 2. öğretmeni oluyor..

Bu özverinin de ödülü var tabii. Çalıştıran öğrenci çalıştırdığı arkadaşı notunu kaç puan arttırırsa o kadar aradaki fark onun sözlü notuna ekleniyor.. Mesela 2. yazılısı 40 son yazılıdan 65 aldı... O aradaki 15 puan çalıştıranın sözlü notuna ekleniyor...
36'dan 90'a çıkaranlar oldu...
Çift taraflı kazanç... Hem çalışan kazanıyor, hem çalıştıran... Eklenecek notların hayaliyle 2. öğretmenler de işi boşlamıyorlar.. Öğrencilerini tenefüs, öğle arası bakmadan yakalarından tutup oturtuyorlar ders başına... Yazılı biter bitmez hemen öğrencilerini yakalayıp "nasıl geçti? C bölümüne çalışmıştık, hepsini yaptın dimi?" diye soruyorlar.. Ben onları izlerken çok eğleniyorum...
Bugün 1 dersimiz bu projeye ayrıldı.. O kadar şevkliydiler ki fotoğraflamadan duramadım...

Belki bir kaç öğretmen uğrar hayattan a... İşe yarar diye düşündüm.. Burda çalıştı, başka öğrencilerde aynı sonucu verir mi bilemem ama denemeye değer...

Salı, Aralık 20, 2005

karçocuk






Söz verilen ve gecikmeli okuldan kar fotoğrafları...
Okulun önü buz kaplıydı... Çocukların dışarı çıkmaları yasaktı, ben de bu yasağa uydum tabii. Çocukları dışarı çıkarmak için izin bile istemedik... Cevabı belliyse soru sormanın da bir anlamı yok :)
Ben masumum, öğle arası benim dersim bitmiş eve gidiyordum aslında.
girişte "öğretmenim siz de oynayın" diyen şirinlere "hayır" denmiyor...
Kar topuyla başladık, kardan adamla devam ettik..
Yarın sarı zarf gelmez umarım idareden :)
ama eğlendik.. tadını çıkarmak gerek karın napalım??
"Bir sürü kardan adam yapalım öğretmenim" dediler. Sanki benim dün yazımı okumuş gibi.. ( bir sürü kardan çocuk yapıp bahçeye bırakmak ve çocuklara çocukluklarını geri teslim etme projesi )
"Kardan adamın ingilizcesi var mı?" diye soranlar oldu... Hiç unutmazlar artık "snowman" i

budur bugünden...

Pazartesi, Aralık 19, 2005

keskin sirke küpüne zarar... toplan ve kendine gel

Çok sinirlendim şu blogtaki hataya...
ama baktım olacak gibi değil...
sildiğim mesajlar için yeni bir yan blogçuk aldım...

adresi :

www.hayattan2.blogspot.com


ama özhayattan burda devam edecek şimdilik, hata da verse napalım kabulümüz...

:)

blogum kendine gel :(

Çıldırmak üzereyim..
"Bitti ama sayfada hatalar oluştu" yazısı çıkıyor ya altta...
ne yaptım ettim olmadı...
fotoğraflarda hata olan yazıların hepsini sildim...
ama yok ne yapsam kar etmiyor..
nafile ki çaresi yok :((
4 mesaj gitti ona yanarım...
öğretmenler günü, ilk kar flaş haberi, perdeler..
ağlamak istiyorummmm


ben bloğu kapatıp giderim
bodrum yalıkavaka yerleşirim
ne teknoloji ne blog
mis gibi beyaz sayfalara yazarım...

elvedaaaaa

Pazar, Aralık 18, 2005

kar.. dost.. beyaz.. omlet.. tatil..













Bu bir ilk..
bir gün içinde iki post bloga..
eee olacak bugün ilk kar Edirne'mde..
Kar Balkanlardan giriş yaptı yurduma:
"Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası..." ile başlayan cümlelere alışkınız biz zaten..
Biz karşıladık ve ben ev sahibi olmaktan memnunum...
arabam olamadığı takoz zincir derdim olmadığından olsa gerek bu memnuniyet...
şaşkın şaşkın elimde kamera pencereden pencereye gidip çekim yaparken beklediğim teklif geldi..
Karaağaç'a gidip fotoğraf çekme teklifi...
Hayır denir mi beklenen teklife...
hemen hazırlanıp sıkı sıkı giyinip attık kendimizi yollara..
Karaağacı gözümüz kesmedi, biz de üniversite civarlarında konuşturduk fotoğraf makinalarını.. biz sustuk onlar çalıştı..
hangi ağacı hangi kareye sığdıracağımızı şaşırdık...
150 küsür fotoğraf oldu sonunda elimizde..
seçmek zor ama sonunda bunlar galip geldi..
kardan adam, yalnız bank, çocuk portre, kar altında bitkiler ve ayak izlerimiz ...
fotoların kronolojik sırası şöyle:
en son çekilen en üste geliyor..
yani günün ödülü bu mükemmel omlet oldu...
yapımda emeği geçen blog ve ekinceye şükranlar olsun :))
yapımını merak edenler yorum yazıp sorabilirler,
öğrendim ben ilk geniş zamanlı kahvaltıya yapmak üzere...
teşekkürler bu gün için tekrar..
harikaydı, tekrarlanması zor olanlardan :)

dipnot: söz verilen kardan adam fotoğrafları şimdilik ertelemede, çünkü yarın okul tatil..
uzar mı bilemem, kar yağışı devam şimdilik...
bir geldi pir geldi özleten kar..

Cumartesi, Aralık 17, 2005

kar.. sonunda :))


yaşasınnnn....
Serhat şehrimde kar var bu akşam...
Hani şöyle lapa lapa değil belki ama kararsız bir kar..
yağmur olup mu düşsem kar tanelerine mi dönüşsem arasında ikilem yaşayıp sonunda ikisi karıştırıp sunan insanoğluna..
özeti : karla karışık yağmur ya da yağmurla karışık kar..
hangisinin yoğunluğu fazla ayırt edemedim...

ama görüntü görülesiydi orası kesin.
ben üşürken titreyen ellerle bu kadar sabitleyebildim o görüntüyü yukarıdaki resimde..
İdare ederiz artık n'apalım??

belki kartopu olmaz bu kadar karla ama bu bir başlangıç.

hiç yoktan iyidir :)

Çarşamba, Aralık 14, 2005




Ne yazık ki yeni bir katliam bekliyor onları çok yakında...
imza kampanyası başlatılmış engellemek için..
istedim ki bir gün de onlar için olsun
bir imza göndermeniz yetecek..
sadece 2-3 dakika alır ama fark eder..
gün içinde harcanan kaç dakikanın işe yaradığını düşünürsek sanırım değer
teşekkür onlar adına,
onlar minneti de acıyı da anlatamadıklarına göre..

www.foklar.gen.tr

Pazartesi, Aralık 12, 2005

ten rengi...

çocuk olmak öylesine aklına geleni söylemek belki..
ne olur ne biter diye ölçmeden..
doğru mu yanlış mı diye düşünüp kurmadan...
bugün derslerdeki diyologlardan sadece birkaçını yazarsam özetler sanırım:

!!!!6. sınıflar, konu insanların fiziksel tarifleri.. saç, göz, vücut yapıları vb.
saç renklerini öğrendiler, kel kelimesini almaya çalışıyorum onlardan
--no hair on the head ("saçı yoksa")
-- ten rengi deriz örtmenim

ne denir bunun üstüne ?? :)


!!! açık mavi--- kapalı mavi KOYU MAVİ ne neymiş


??? bir tanesi ilkokuldan kalma alışkanlıkla bir eliyle yazarken diğer eliyle de kapatmaya çalışıyor. yazdığı da tahtadaki notlar..
"Neden kapatıyorsun?" diye soruyorum
cevap : "ne yapayım öğretmenim işte alışmışım..."

basit bir cevap gibi ama biz bir yerde hata yapıyoruz galiba.. hep birşeyleri saklamayı mı ğretiyoruz, gardını hazır tutup kapalı kutu olmayı... ser verip sır vermemeyi...
hep tedirgin, her an hazır tehlikeye..
bunu düşününce anlıyorum nedenini:
Yunanistan sokaklarında dolaşırken tanıdık tanımadık insanlar birbirine gülümserken
burda bizde sabahları minibüslerde birbirine karşı tarafın adamı gibi bakmamız, hep bir yerlerden tehlike bekler gibi ellerimiz çantalarımızda dolaştığımızı...

bırakabilesem sizi bu yaşınızda..
ne kadar büyüme telaşında olduğunuzu bile bile..

...


budur şimdilik

Çarşamba, Aralık 07, 2005

bizim okulumuzun mini mini birleri :)

İşte bizim okulun en minikleri...
Andımızı en yüksek okuyan,
bu aralar mısır patlatları gibi pıtır pıtır okumaya başlayanları
en sevimlileri,
merdivenlerde koridorlarda en sakınılan
en korunanlarını...

İçimiz aydınlansın diye bu fotoğraflar...









Pazartesi, Aralık 05, 2005

başağrısı ... vermidon... o an ...

hani tvde bir program var "o an" diye...
bende de çok "o an" lar var
ama bugüne başağrısını atlattıktan sonraki an düştü...
hani çok yoğun bir gün geçirmişsindir, streslidir..
(öğretmensen 5 dakikan boş geçmemiş, teneffüsler bile sınıflar arası didişmeleri çözmeye çalışmakla geçmiş, yazılı kağıtları uçuşmuş gözünde. vs...)
değilsen de öyle yoğundur işte, patron daha bir despot, müşteriler daha bir halden anlamaz...
gün sonuna doğru şakaklarda sinyaller başlar, yanında ağrı kesici yoktur bu ilk sinyalleri alıp önleyecek :(
zaman geçer, ağrı kesiciye ulaşırsın... bir tane, kesmez... İkincisi... geçmeyecek dersin, offf hep ağrıyacak gibi gelir...
zaman geçer zonklamalar duraksız
bir an gelir ağrı başlar "mesai bitti" deyip çekilmeye... O hissettiğin an gibisi yoktur... yavaş yavaş azalır...
sağlık gibisi yok işte
biz farkedemesek de...

olmaya devlet cihanda
bir nefes sıhhat gibi

....

Pazar, Aralık 04, 2005



Bıdık' ın bugünkü eserleri...
biri hamburger menüymüş
diğeri de kulübesi içindeki köpek...
biz büyüklerde çağrışımları farklı olabilir ama onun dünyasında bunlar...

Cumartesi, Aralık 03, 2005


budur ahvalim...
bugün de mesai var bana..
sabah veli toplantısı...
5-6 kişi gelir yine diyordum ama benim sınıfım 7B 3 eksikle hazırdı... Hatta hem anne hem babalar gelmiş. mutlu oldum çok..
ara karneleri dağıttım sıralarda bir tuhaf duran velilere. yıllar olmuştur son karnelerini alalı.. nostalji olsun onlara...
genel sınıf toplantısından sonra not görüşmeleri başladı...
tahminimden kalabalık oldu 2.5 saat boyunca yazılı notları sınıf performansları ödev portfolioları tekrarlayıp durdum.
farkettim de çoğu öğrencinin adını ezberlemişim benim için başarı. yüzleri hatırlamadaki başarımı isimlerde kullanamıyorum nedense.. :(
kargaşa oldu biraz dürüst olalım şimdi ama veliler anlayışlıydı birkaçı dışında :)
Koskoca insanlara sıraya geçmeleri gerektiğini söylemek zordu benim için ama aynı anda iki veliye de anlatamayacağım için bu uyarıyı 2 kez yapmak düştü bana...
Yoksa aynı anda 7a Zafer 8B Murat geliyordu kulağıma... olmazdı olmadı da :)

Sandwich metodunu denedim bu toplantıda... çok duymuştum adını.. Gerçekten işe yarıyor
sandwich metodu= birkaç cümle olumludan sonra araya sıkıştırılan sorunlar sonrasında yine olumlu
ekmek arası yani, araya ne koysanız gidiyor..
test ettim. onayladım kendimce.
Sadece öğretmen öğrenci ya da veli değil her alanına uygulanabilir karşıdaki de alabilirse tabii :) Yoksa sandwich falan kar etmez.
"sen zaten hep böylesin" demekten daha etkili olacağı kesin. "seni seviyorum ama .... önemlisin" araya sıkıştır ne istersen :)
Bir de şunu farkettim anne babaları en mutlu eden çocuklarının hakkında tek kelime de olsa iyi birşeyler duymak.
Bakışları değişiyor... :)
akşam da yazılı topları bana bakar ben onlara.. dayanamadım başladım okumaya... iyi notlar sevindirirken bazı kağıtlardaki 0 lar başımı döndürüyor.. Olacak n'apalım ???


öğretmenin mesaisi bitmezmiş :)

devam...

Tamam artık hazırım yağmura...
Erteleyip durduğum şemsiye alma projemi hayata geçirebildim bugün sonunda...
Mutluyum...
En son şemsiyemi hatırlıyorum, Ankara'da kaybetmiştim. annemin hediyesiydi... Sinemanın kafesinde sohbete dalınca unutup filme girmiştik. Yokluğunu da filmi bir güzel izleyip, dışarı çıkınca yağmur damlası alnıma düşünce yanmıştı ampül... Döndük ama şemşiye yoktu yerinde...
yani aradan hiç yoksa bir 5 yıl geçmiş... İyi ertelemişim...
bir yetmedi o yüzden iki tane aldım...
yakıştılar da birbirlerine...
artık hazırım sağanaklara..
:)
web site counters
Expedia Coupon
Locations of visitors to this page