Pazar, Ekim 29, 2006

CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Sabah erkenden kalkıp tören alanına gidecektim,
orda olmak lazımdı gerçekten.
Özellikle bu aralar.
Ama olmadı.
Sabah uyandığımda sağ elim benim değil gibiydi.
Uyuşma elimden dilime burnuma kadar dağılınca ve 1 saat kadar sürünce bayram izleme hevesim bende kaldı bu yıl için.
Salı günü nörolojideyim çaresine bakılacak,
ama zaman geçmeden söylemek istedim
Uyuşukluk elimde benim sadece fiziksel neyse ki.
Uyuşukluk beyninde olanlara insat burdan bir kez de ben:
CUMHURİYET KUTLU OLSUN
BİZ BURDAYIZ

Perşembe, Ekim 26, 2006

Tesadüf :)


Close up portrait of 90-year-old Arabic woman, Bahariya Oasis, Libyan Desert, Egypt
acı hatıraların odasını terk etti
ötekine geçti
göz yaşlarım orda kaldı
ne evlere sığıyorum ne sokaklara
...
daha ne söyliyeyim
bilmiyorum ki
...
beni yedin bitirdin
kırdın geçirdin
böyle bitirdin
çok çok çok kötü geçirdin
burnumdan getirdin
yedin bitirdin
şu sıralar çok yalnızım
kendimle konuşuyorum
...
sibiryadan beterdir yatak
yattım mı başlıyor panik atak
ağlıyorum sanıyorsun sadece
ne uyku var ne dur durak
sen kendine müslüman
bu aşk değil
bu tekme tokat
beni yedin bitirdin
kırdın geçirdin
böyle bitirdin
çok kötü geçirdin
burnumdan getirdin
yedin bitirdin
.
.
.
.
Bu fotoğrafa gözüm değdiğinde kulağımda Nazan Öncel
"Burnumdan getirdin" deyince
aklıma geldi hayatın daha başlangıcında bir tesadüf olduğu
ve sonrasının da her yanının tesadüflerle dolu olduğu.
Söylemiş midir bu teyze bu şarkıları zamanında birilerine?
Belki???

Pazar, Ekim 22, 2006


MUTLU BAYRAMLAR OLSUN HERKESE

Cuma, Ekim 20, 2006

WAR IS THE WORST IN THE WORLD


Bu hafta 8. sınıflarda gramer konumuz Superlatives (üstünlük dereceleri).
Bir alıştırmada verilen sıfatlarla cümleler kurmaları bekleniyordu.
Alışılmış cümleler geldi ders boyunca.
Ali okulun en uzun boylu öğrencisi, çorba en lezzetli yemek, matematik en zor ders.
Kaptılar kuralları ama
En güzeli, en özeli dersin sonuna saklamış Hatice.
Zil çaldı ama o el kaldırıp dedi ki "Öğretmenim bonus vermeyin, ben okumak istiyorum cümlemi"
İyi ki de 10 saniye daha beklemişiz.
Gelen cümle şuydu:
"WAR IS THE WORST IN THE WORLD"
Savaş kötü en kötü.
Sadece melodik bir cümle değil bu.
Benim ülkemde çocuklar savaşı sevmiyor.
O haberlerdeki şiddete güzellemeler yalan.
Onlar bizden daha iyi görüyor, biliyor en iyiyi, en kötüyü.
Superlatives en iyi bildikleri konu onların.
Sınıf panosuna asılacak bu, söz aldım ondan.
:)

Salı, Ekim 17, 2006

Eskiden...


Böyle cümleler kuracağım aklıma gelmezdi ama başa geldi, kaçış yok.
En kızdığım cümlelerdi: "Bizim zamanımızda..." diye başlayan ve ikinci bölümünün duruma ve olaya göre değiştiği o şablon cümlelerde.
Biraz Can Dündar yazısı gibi olacak ama çok içimden geldi.
Can Abi affola
Bu da benden
Sıra bende:
"Benim çocukluğumda....

Siyah önlüksüz olmazdı.
Neden siyahtı bilmiyordum, hala da çözemedim.

Matara boyunda olacak, çanta da aynen bu şekilde üstten açılan tek gözlü, içine Hayat bilgisi kitabı demirbaşı, en fazla 1-2 defter daha sığacak, tercihen kırmızı olacak
Böyle eskiciler geçerdi,
küfesinin içinin en iyi saklanma yeri olduğu

"Arzuhalci" ler word'ten çok daha önce.

Kaç kişi hatırlıyor?

Yoğurt DanoneSA, Yovita, Yogi vs vs değildi.

Yoğurttu

Çileklisi de yoktu,

kemikleri çabucak geliştirip,

3 ay sonra okulun basketbol takımına girmemizi sağlayan mucize yoğurtlar da


Sokaklarda horoz şekeri, pamuk şeker satılırdı.

Pamuk şekerlerinin yapımı sırasında uğradığı işlemler hakkında rivayetler muhtelif.

Benim çocukluğumun kabusunu yazmam burda, ısrar etmeyin.

Cuma, Ekim 13, 2006

GOOGLE SEN NELERE KADİRSİN? :)



"Google işte, arıyoruz orda." deyip geçiyoruz
ama aslında hayatımın nasıl da merkezindeymiş.
Ne lazımsa oraya koşmuşum son zamanlarda, az önce farkettim.
O da bıkmadan usanmadan ne bulursa sunmuş bana.
Ben özel olarak kaydetmesi için ayarlamamıştım
ama google daha önce yaptığım tüm aramaları saklamış,
"tekrar lazım olur benim sahibe." diye düşünmüş olacak. :)
Bu aramalar birbirinden o kadar alakasız ki, google nasıl bir alem işte bu anlatıyor.
Birkaç örnek:
---"mikrodalgada tavuk"
---4. sınıf ingilizce plan
---academic calender busel
---ahtapot salatası
---balkan müzik
---classroom posters
---elif şafak mahrem
---english for kids
---ful yaprakları
---gezi blog
---greetings in english
---haluk levent son
---ilköğretim yönetmeliği
---manuel fotoğraf makinası
---prag places to see
---prag ucuz bilet
uzar bu liste, kestim.
Hem işte hayatı kolaylaştırmış,
hem evde karın doyurmuş,
dinlenecek müzikler, gezilecek şehirleri sunmuş,
bedava ders materyalı bulup getirmiş bana.
Daha ne yapsın.
Google artık dostumsun :)

Siz neleri aradınız en son?

Çarşamba, Ekim 04, 2006

Bu çocuklar...

Çocukların ödevlerini okurken çok eğleniyorum ben,
o kadar saf ki düşünceleri, hiç katılıksız.
Hani o "Dikkat Yazılı Var" kitabını aratmıyor cevapları, ödevlerine yazdıkları.
Gülümsetiyorlar bol bol.
Bir tane taze çocuk hayali size.
Ödev kağıdı üzerinde isim yok, olsa da yazmazdım.
Yazsam tanır mısınız, hayır.
Tanısanız, kötü mü, üzülür mü, hayır.
Sevinir aksine.
Neyse uzattım gereksiz...
Ödev konusu: İngilizcede ilk ünitede öğrendiklerini, öğrenemediklerini, zorladıkları bölümler (varsa), ingilizce hakkında hissettikleri (korkuyorum, seviyorum, bilmiyorum vs...) ve İngilizce öğrenmenin onlara neler katacağı. Bir bakıma öz-değerlendirme.
Bir çocuğum şöyle yazmış:
Aynen ekliyorum
"İngilizce en sevdiğim derstir. (Güzel burası )
Ben ingilizceyi öğrenmek istiyorum (Daha da güzel)
ve büyüyünce bandıraya (balayı demek istiyor) gideceğim. (İşte ingilizce öğrenme amacı :)
Evlenmezsem Onur'la gideceğim. (Her durumda gerekli ingilizce, hele Onur'la gidilecekse şart)
Ben ingilizceden hiç ama hiç korkmuyorum. (Vurguya dikkat, korkmadığını anladık değil mi? )
Artık hep ingilizce istiyorum. (Tabii şart artık)

Salı, Ekim 03, 2006

Puppet Show ...





4. sınıfların ingilizce ders kitapları tam şenlik bu yıl. Hem öğretmene, hem öğrenciye. Bulmacalar, kukla yapımı, şarkılar. Ne ararsak var. Bu hafta resim dersinde hissettim kendimi.
Kitaptaki alıştırmalar boyama, kesme, yağıştırma şeklinde olunca.
İlk aşamada kitaptaki şablon kuklalar boyanıyor.
Sonra kesiliyor, evet kitabı doğradık, ne yapalım Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye uygun gördüyse, bir edepsizlik yok bunda. Kitapları kestik biraz.
Bu da benim kuklam: Molly

Kuklalar tanışıyor.

"Hi, I'm Molly Monkey. What's your name?" :)

Kuklalara yaşam veriyoruz.

Pazartesi, Ekim 02, 2006

Postadan Bloga

Postadan yeni fotoğraflar geldi.
Ben hala biraz zaman ayırıp interrail blogu açamadım.
Üşenmeyip açanların bloglarını bir güzel okuyorum keyifle.
Ama olacak, söz verdim :)
O blog olana kadar bir iki fotoğraf seyrinize...
Hani bazı şehirler için "kalemle çizilmiş gibi" denir, düzenini anlatmak için.
Atina o şehirlerden.
Yollar düzenli ama o kadar büyük ki kaybolmadan olmuyor içinde.
16 saat deniz yolculuğu sonrası bünyeyi toparlama çabasıyla temiz hava molasında.
Arkada görünen kara parçaları yeni ülke İtalya.
Çok yakın görünse de 2 saatimizi aldı.
Tek giriş vizem sayesinde biraz tedirginlik var,
Tek giriş Shengen beni kapıdan geri döndürebilirdi:)

Şanslı ayaklar,
İtalya'ya 15 kala
Roma sokakları.
Romalıdan çok misafirler var sokaklarında.
Öyle ki artık onlar yabancı, biz yerli


Roma, İspanyol Merdivenleri.
İnsanlar öyle sereserpe oturup dinleniyor,
Roma turu yoruyor malum.
web site counters
Expedia Coupon
Locations of visitors to this page